Balon Balıkları, Sağlık Çalışmalarına Işık Olabilir
İstanbul Üniversitesi Su Bilimleri Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Saadet Karakulak, sayısı gün geçtikçe artan zararlı balon balıkları hakkında bilgi vererek, “Balon balıklarından sağlık alanında faydalanılabilir” dedi.
İstanbul Üniversitesi Su Bilimleri Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Saadet Karakulak, Akdeniz Bölgesi’nin esas balık türü olmayan balon balığı için çok tehlikeli bir tür olduğunun vurgusunu yaptı. Süveyş Kanalı’nın 1869 yılında açılmasından sonra yaklaşık 104 balık türü ile birlikte Türkiye sularına girdiğini ifade eden Prof. Dr. Karakulak, iklim değişiklerinin etkisi, sudaki sıcaklık miktarının artması bu türün Akdeniz’i iyi bir habitat olarak seçmesi ve burada üremesinde etkili olduğu konusuna da değindi.
Bu balık türünün şu anda Marmara Denizi’ne, Çanakkale Boğazı’ndan giriş yaptığını belirten Prof. Dr. Karakulak, “Marmara Denizi’ne henüz tam olarak yayılmadığını da görüyoruz. Umarım yayılmaz. Çünkü çok tehlikeli bir balık türü. Zehri olan bir balık olarak tabir ediyoruz. Tetrodotoxin denilen bir maddesi var ve bütün vücudunun içinde bu madde yer alıyor. Aslında doğadaki bazı canlılar, diğer canlılardan korunmak amacıyla bir savunma mekanizması geliştirirler. Bu balık da kendi neslini devam ettirebilmek için özellikle üreme zamanında tetrodotoxin miktarını daha da arttırıyor. Bu dönem içerisinde bu balık tüketildiği takdirde kişi felç olabilir, hatta ölümle karşı karşıya gelinebilir” İfadesini kullandı.
Sadece Japonya’da Tüketilen Bir Tür
Hiçbir ülkenin bu balık türünü tüketmediğinin altını çizen Prof. Dr. Saadet Karakulak, “Balık sadece Japonya’da tüketiliyor. Bu tüketim, balığın üreme dönemi hariç, usta şefler tarafından sertifika alınarak gerçekleştiriliyor” dedi.
Ülkemizde bu balık türünün, sayısının artması sebebiyle büyük tehlike oluşturmaya başladığını kaydeden Prof. Dr. Karakulak, “Balıkçı denize çıktığında artık normal avcılığını yapamıyor. Hedeflediği balıkları tutamayıp balon balıkları ile karşılaşıyor. Bu durum av verimlerinin düşmesine ve balıkçıların ekonomik olarak zarara uğramasına neden oluyor” şeklinde konuştu.
“Erken Uyarı Sistemleri Kurulmalı”
Balıkların dişleri ve çene yapılarının çok güçlü olduğunu anlatan Prof. Dr. Saadet Karakulak, balıkçıların ağlarına ve oltalarına da zarar verdiklerini belirtti. Bu mağduriyeti gidermek için Akdeniz Koruma Derneği’nin, balon balığının ülkemizdeki ekonomik zararları ve alternatif olarak değerlendirilmesi ile ilgili bir projesinin olduğunu da ifadelerine ekleyen Prof. Dr. Karakulak, projenin saha araştırmalarında, balıkçılar ve su ürünleri kooperatifleri ile birlikte çalışılarak, balon balığının balıkçılık alanında yarattığı ekonomik kayıpların 2014 yılına kadar 5 milyon Euro olduğunun tespit edildiğini söyledi.
Bu balık türünün çok fazla çoğaldığını ifade eden Prof. Dr. Karakulak, “Balıkçıları ekonomik olarak çok fazla zorluyor. Örneğin; İskenderun Körfezi’nde bir gırgır teknesi denize çıkmış. O bölgede sardalya ve diğer ton balıklarını tutması gerekirken, bir ağda 10 ton balon balığı yakalamış” dedi.
“Yayılım Alanı 400 Metreye Kadar Yükseliyor”
Balon balığının yayılımı ve üremesi hakkında değerlendirmelerde bulunan Prof. Dr. Karakulak şunları söyledi: “Ekosisteme yabancı bir tür girdiği anda üremeye başlamadan önlemini almak, avcılığa teşvik etmek gerekir. Yabancı tür, işgalci türdür ve bu tür diğer balıklarımızla rekabet halindedir. Balıkçıları, turnuvalar düzenleterek bu balık türünü avlamaya yöneltebiliriz. Ama bu balık türü sisteme çoktan girdi ve oldukça çoğaldı. Yayılım alanının 10 metreden 400 metreye kadar yükseldiğini görüyoruz. Bunun önlemini almak lazım.”
Balon balığından yararlanılması gerektiğini belirten ve bu konuda eczacılık fakültelerinde çalışmalar yapıldığını vurgulayan Prof. Dr. Karakulak, balığın vücudundaki tetrodotoxin maddesinin, kanser araştırmalarında ilaç olarak kullanılması için eczacılar tarafından çalışmalar yapıldığını ifade etti.
Prof. Dr. Karakulak, yabancı balık türlerinin istilasına engel olmak için ekosistemi izlemeye yönelik çalışmaların süreklilik arz edecek şekilde yapılması gerektiğine değinirken, uyarı sistemlerinin olması ve denizlerimizde daha fazla araştırma yapılması gerektiğinin altını çizdi. Kendilerinin de yabancı bir tür bulduklarını ifade eden Prof. Dr. Karakulak şunları kaydetti: “Şu an İstanbul Üniversitesi Su Bilimleri Fakültesi olarak yeni bir yabancı tür bulduk. İzmit Körfezi’nde bulunan bu tür, koruma altında olan deniz çayırlarıyla besleniyor. Umuyoruz ki bu türün diğer canlı türleri üzerinde olumsuz etkisi olmaz. Bu noktada bilimsel çalışmaların yapılması ve gerekli uyarının erken yapılması oldukça önemli.”
Haber: Neslihan Deniz KALKAN
İÜ Kurumsal İletişim Koordinatörlüğü