Üniversitemizden AİHM Başkanı Robert Ragnar Spano’ya “Fahri Doktora” Unvanı

İstanbul Üniversitesi, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) Başkanı Robert Ragnar Spano’ya “Fahri Doktora” unvanı verdi. İstanbul Üniversitesi Rektörlük Binası Doktora Salonu’nda gerçekleştirilen törende; İstanbul Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Mahmut Ak, AİHM Başkanı Robert Ragnar Spano, İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi Öğretim Üyesi ve AİHM Türkiye Hâkimi Doç. Dr. Saadet Yüksel ve İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dekan Vekili Prof. Dr. Ömer Ekmekçi konuşma yaptı.


“Toplumumuza Hizmet Ediyor, Bilimin Işığında İlerliyoruz”

İstanbul Üniversitesi’nin başarılarını daha da ileriye taşımak için büyük bir heyecan ve tutkuyla çalıştıklarını kaydeden Prof. Dr. Ak, İstanbul Üniversitesi’nin bilime ve insanlığa sunduğu katkıları arttırmayı hedeflediklerini söyleyerek şu ifadeleri kullandı: “İstanbul Üniversitesi, dünya üniversiteleri akademik sıralamasında ilk 500’ün içinde yer alan tek Türk üniversitesidir. 16 fakülte, 12 enstitü, 2 yüksekokul, 2 meslek yüksekokulu ve 633 programıyla Türkiye’nin lider üniversitesi konumunda bulunan üniversitemizin en büyük gücü; uluslararası başarılara sahip olan ve öğrencilerini 21. yüzyılın dijital dünyasında mesleklerine en iyi şekilde hazırlayan nitelikli öğretim kadrosudur. Türkiye’nin 11 araştırma üniversitesinden biri olan İstanbul Üniversitesi, 77 uygulama ve araştırma merkezi, 145 araştırma laboratuvarı ve 783 araştırma projesiyle toplumumuza hizmet etmekte, bilimin ışığında ilerlemektedir.”


“Amacımız Sadece Ülkemize Değil, Tüm İnsanlığa Katkı Sunmak”

İstanbul Üniversitesi’nin 602 patent başvurusuyla Türkiye’nin en çok patent başvurusu yapan üniversitesi olduğunu aktaran Prof. Dr. Ak, Nobel ödüllü iki mezuna sahip bir üniversite olarak bu başarıyla gurur duyduklarını vurguladı ve şöyle devam etti: “İstanbul Üniversitesi, kütüphanelerindeki 2 milyondan fazla kayıtlı eserle çağdaş, güçlü ve zengin bir bilgi ve belge merkezi konumundadır; Nadir Eserler Kütüphanesi’ndeki 93 bin eserle tarihe ışık tutmaktadır. 154 farklı ülkeden gelen 8 bine yakın uluslararası öğrencisiyle kültürlerarası iletişimin kapılarını aralayan üniversitemiz, bilimsel çalışmaların yanı sıra; kültür, sanat, müzik ve spor gibi önemli alanlarda da öğrencilerine geniş imkanlar tanımakta; onların sağlıklı bireyler olarak yetişmesi için büyük gayret göstermektedir. İstanbul Üniversitesi sadece ülkemize değil; bilimsel çalışmaları ve üst düzey eğitim kalitesiyle tüm insanlığa katkı sunmayı amaçlamaktadır.” 

“Saadet Hocamızın Hukuk ve Adalet Konusundaki Çabaları Takdire Şayan”

İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi Öğretim Üyesi ve AİHM Türkiye Hâkimi Doç. Dr. Saadet Yüksel’in, İstanbul Üniversitesi’nin evrensel değerlerin yaygınlaşmasına sunduğu katkının en güzel örneği olduğunu vurgulayan Prof. Dr. Ak, “Saadet Hocamızın hukuk ve adalet konusunda gösterdiği çabalar takdire şayandır” dedi.

“Hukuk Fakültemiz Demokratik Topluma ve İnsan Haklarına Hizmet Ediyor”

Konuşmasına, 1959 yılında Avrupa Konseyi bünyesinde kurulan Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin, temel insan haklarının korunmasında çok önemli görevler icra ettiğini belirterek devam eden Prof. Dr. Ak, İstanbul Üniversitesi’nin, bünyesinde barındırdığı Hukuk Fakültesi ile hem hukuk eğitimi vermekte olduğunu hem de yetiştirdiği başarılı hukukçularla demokratik topluma, hukuk devletine ve insan haklarının geliştirilmesine hizmet ettiğini dile getirdi. 

“Spano’ya ve AİHM’ye Başarılı Çalışmaları İçin Şükranlarımızı Sunuyoruz”

Uluslararası gelişmeleri yakından izleyen İstanbul Üniversitesi Senatosu’nun, AİHM Başkanı Robert Ragnar Spano’ya başarılı çalışmalarından dolayı “Fahri Doktora” takdim etmeye karar verdiğini kaydeden Prof. Dr. Ak, Spano’nun şahsında AİHM’nin tüm mensuplarına gösterdikleri özen ve başarılı çalışmalar için şükranlarını sunarak ifadelerini şöyle noktaladı: “Sayın Spano’ya ‘Fahri Doktora’ takdim törenimize katıldığı için teşekkür ediyor; İstanbul Üniversitesi olarak tüm dünyada demokrasinin, hukukun, insan haklarının ve özgürlüklerin tam anlamıyla tesis edilmesi için çaba göstermeye devam edeceğimizi belirtmek istiyorum.”

Prof. Dr. Ak’ın konuşmasını tamamlamasının ardından İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi Öğretim Üyesi ve AİHM Türkiye Hâkimi Doç. Dr. Saadet Yüksel söz aldı.


Yüksel: “Doktor Unvanı Aldığım Bu Tarihi Odada, AİHM Türk Hâkimi Olarak Bulunmaktan Şeref Duyuyorum”

Konuşmasına “Bugün kendi okulumda, öğretim üyesi ve sonrasında ana bilim dalı başkanı olarak defalarca konferans ve toplantılara katıldığım, doktor unvanını aldığım bu tarihi odada sizlerin karşısında AİHM Türkiye Hakimi olarak bulunmanın şeref ve mutluluğunu taşıyorum” ifadeleriyle başlayan Doç. Dr. Yüksel, AİHM’nin; bağlı olduğu sözleşme, yargı çevresinde bulunan yaklaşık 800 milyon nüfus üzerindeki doğrudan yargı etkisi, koruduğu hakların kapsamı ve doğrudan icrai karar üretme yeteneğine sahip koruma sistemi ile dünyada bir ilk olduğunu söyledi.

“Sistemin Belkemiği Bireysel Başvuru Hakkıdır”

Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi kapsamında asıl olan unsurun; adalet ve barışın temeli olan, hukukun üstünlüğüne dayanan, gerçek bir demokratik siyasi rejimde hayata geçebilecek olan insan hak ve özgürlüklerinin korunması, geliştirilmesi ve her anlamda çoğulculuğun korunması olduğunun altını çizen Doç. Dr. Yüksel, sistemin belkemiği niteliğindeki en önemli hususun Strasbourg Mahkemesi’ne bireysel başvuru hakkı olduğunu belirtti. 

“İkincillik İlkesi ile Yetki ve Sorumluluk Paylaşılmaktadır”

Devletlere ait olan, uluslararası bir mahkemeye şikâyet etme hakkının, şahıslara tanınarak bireyin uluslararası hukukun süjesi haline getirildiğini ve bu durumun sözleşmenin hazırlandığı tarih açısından ciddi bir ilerleme olduğunu vurgulayan Doç. Dr. Yüksel ifadelerini şu şekilde sürdürdü: “Sözleşmenin öngördüğü düzende, asıl olan hak, ihlallerinin öncelikle milli makamlar ve özellikle mahkemeler tarafından tespit edilip giderilmesidir. Bu düzende, Strasbourg Mahkemesi’nin milli makamlara göre ikincil bir görevi vardır; milli mahkemeler tarafından sağlanması gereken korumanın düzgün işlememesi veya eksik kalması halinde devreye girebilir. Bu yetki ve sorumluluk paylaşımı ilkesine ikincillik ilkesi adı verilmiştir. Bu ilke gereği, bir taraftan üye devletlere sözleşmenin öngördüğü hakları korumaya elverişli iç hukuk yolları kurma yükümlülüğü getirilmiş, diğer taraftan da etkili iç hukuk yolları tüketilmeden AİHM’ye başvuru yapılması yasaklanmıştır.”

“Üye Devletlerin İkincillik Konusundaki Farkındalığı Son Yıllarda İvme Kazandı”

Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin, üye devletlere belirli bir takdir alanı tanıdığını ve bu takdir alanının, ikincilik ilkesinin bir tamamlayıcısı olarak görülebileceğini dile getiren Doç. Dr. Yüksel, ikincillik ilkesi gereği AİHM’nin görevinin, iç hukuktan çıkan bir eylem veya işlemin sözleşmede korunan bir hakkı ihlal edip etmediğini denetlemek olduğunu vurgulayarak, “Son yıllarda mahkememizin de destek ve teşvikleriyle üye devletlerde ikincillik konusundaki farkındalığın ivme kazandığı görülmektedir. Bu farkındalık özellikle yeni kanun yollarının kurulması, pilot yargılama usulüne başvurma, bazı alanlarda yargısal süreç temelli inceleme adıyla anılan yeni inceleme türünün etkinliğiyle kendini göstermektedir” dedi.

Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi ile Türk yargısı ilişkisinin son döneminin, 2010 anayasa değişikliği ile başlayan ve Anayasa Mahkemesi’nin bireysel başvuruları inceleme yetkisini kullanmaya başladığı 2012 sonrası süreç olduğunu dile getiren Doç. Dr. Yüksel, bu dönemin önemli özelliğinin, Anayasa Mahkemesi’ne bireysel başvuru imkanının tanınması ve bu çerçevede sözleşmeyi ilk elden uygulama yetkisinin verilmesi olduğunu sözlerine ekledi.

Robert Ragnar Spano’nun Türk Davalarına Katkıları

İfadelerine Robert Ragnar Spano’nun, AİHM’deki Türk davaları hakkındaki çalışmalarına değinerek devam eden Doç. Dr. Yüksel, Spano’nun Kasım 2013’te mahkemedeki görevine başladıktan kısa bir süre sonra, 2014 başında Türk davalarına bakan 2. Daire’ye geçtiğini ve o tarihten itibaren gerek Türk davalarındaki içtihada gerekse davaların etkin bir şekilde yönetimine değerli katkılarda bulunduğunu aktardı. Spano’nun çok önem verdiği ikincillik prensibinin ve hukuk devleti prensiplerinin Türk davalarında da sıkı bir şekilde uygulanmasının denetçisi olduğunu belirten Doç. Dr. Yüksel, Spano’nun 2012 yılında yürürlüğe giren Anayasa Mahkemesi bireysel başvuru yolunun önemine her zaman dikkat çektiğini ve bu yolun; her türlü başvuru için, başvurucular tarafından mutlaka tüketilmesi gereken bir iç hukuk yolu olduğunun altını çizdiğini kaydetti.

“Bu Toplantı, Birçok Akademik ve Hukuki İş Birliğine Kapı Açacaktır” 

AİHM Hakimliğine seçildiğinde Spano’nun bulunduğu dairede göreve başladığı için kendisiyle yakın çalışma fırsatı bulmuş bir yargıç olduğunu söyleyen Doç. Dr. Yüksel, Robert Spano’nun bugün sadece ikincillik ilkesini değil; hoşgörü, açık fikirlilik ve tolerans kavramlarını sözleşme anlamında, Avrupa Kamu Düzeni kavramından anlaşılması gereken hususları da AİHM nezdinde görünür kılmaya devam ettiğini sözlerine ekledi ve konuşmasının devamını Robert Ragnar Spano’ya takdim ederek şu ifadeleri kullandı: “Sayın Başkan; hayatımızda tesadüf diye bir şey olmadığına dair inancımı size birçok kez ifade ettiğimi hatırlarsınız. Her şeyin bir amacı vardır. Bugünkü toplantı da hem ulusal hem de uluslararası düzeyde birçok akademik ve hukuki iş birliğine kapı açacaktır. Sizinle çalışma ve meslektaş olarak hukuki ve bilimsel uzmanlığınızdan yararlanma ayrıcalığına sahip oldum. Şimdi bu önemli olay münasebetiyle burada sizinle birlikte olma şansına sahibim. Yargıç Spano AİHM’nin en genç başkanıdır. Ancak kendisinin ifadesiyle; yaşın bu işteki başarıyla bir ilgisi yoktur. AİHM’nin en enerjik, en vizyoner ve en iyi başkanlarından biri olarak hatırlanacak kişi olan Spano’ya bu daveti kabul ettiği ve bugün bizimle birlikte olduğu için tekrar çok teşekkür ediyorum.”

Doç. Dr. Yüksel sözlerini, “İnsan hakları hukukunda yargısal muhakemenin temeli olan ve şu an yargıç olarak uyguladığım ilkeleri öğrendiğim kendi okulumda tekrar bulunma fırsatı verdiğiniz için Sayın Rektörümüze, Sayın Dekanımıza ve bu törende emeği geçen tüm hocalarımıza saygı ve şükranlarımı sunuyorum” diyerek tamamladı.


Ekmekçi: “İstanbul Üniversitesi, Ülkemizde İnsan Hakları Alanında İlklere İmza Atmıştır”

Doç. Dr. Yüksel’in ardından İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dekan Vekili Prof. Dr. Ömer Ekmekçi konuşmasını gerçekleştirdi. İstanbul Üniversitesi’nin ülkemizde insan hakları alanında daima ilklere imza atmış olduğunu belirten Prof. Dr. Ekmekçi, insan hakları hukuku ile ilgili derslerin ilk defa İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi’nde müfredata girdiğini ve insan hakları hukuku dersinin ilk defa yine bu fakültede zorunlu ders olduğunu söyledi. 

İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi’nin, insan haklarını odağına alan bir eğitim anlayışına sahip olduğunu vurgulayan Prof. Dr. Ekmekçi, “Fakültemizde geçen yıl, bu anlayışın bir göstergesi olarak, insan hakları hukukunu daha da ileri taşıyacak hukukçular yetiştirmek üzere, İnsan Hakları Hukuku Ana Bilim Dalı kurulmuştur” dedi.

“Spano, İnsan Haklarına Hem Teoride Hem de Pratikte Büyük Katkılar Sundu”

Spano’nun başta insan hakları hukuku olmak üzere kamu hukukunun birçok alanında önemli görevler üstlenmiş çok başarılı bir hukuk insanı olduğunun altını çizen Prof. Dr. Ekmekçi, Spano’nun bugüne kadar gerek eserleriyle gerekse yargısal içtihatlarla, hem teoride hem de pratikte insan haklarının korunması ve geliştirilmesine sunduğu katkıların büyük olduğunu söyleyerek şunları kaydetti: “Spano’nun AİHM Başkanlığını üstlenmesiyle, ortaya koyduğu bu katkılar, tüm Avrupa Konseyi düzeyinde olduğu kadar, uluslararası alanda da artarak devam edecektir. Hukuk alanında, akademik vasıf ile avukatlık/hakimlik gibi uygulamaya dönük vasıfların tek kişide ve aynı yetkinlik derecesinde birleşmesine az rastlanır. Sayın Spano, bu nadir örneklerin başında gelmektedir. AİHM’nin en genç başkanı olması da bu eşine az rastlanır vasıflarının sonucudur.”

“Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi, Hukuki Bir Belge Olmaktan Ötedir”

Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin sadece hukuki bir belge ve sözleşme olmaktan öte bir anlam taşıdığını ifade eden Prof. Dr. Ekmekçi, “Bizzat sözleşmenin başlangıç kısmında ifade edildiği üzere, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi, aynı zamanda İkinci Dünya Savaşı sonrası Avrupa bütünleşmesinin hukuki araçlarından birisidir. Avrupa ülkeleri bakımından böylesine önemli bir rolü bulunan sözleşmenin denetim organı olan AİHM’nin etkili fonksiyon ifa etmesi, devletlerin iş birliğine bağlıdır” şeklinde konuştu.

İnsan hakları hukukunun amacının devletleri mahkûm etmek ya da sıkıştırmak olmadığına dikkat çeken Prof. Dr. Ekmekçi, insan hakları hukukunun amacının insan haklarının ulusal düzlemde içselleştirilmesini sağlamak olduğunu ve bunun da ancak devletlerin insan haklarını iç hukuklarına aktarmaları, benimsemeleri ve idari işlemlerine ve yargı kararlarına yansıtmaları ile gerçekleşebileceğini dile getirdi. 

“Spano’ya Fahri Doktora Vermekten Gurur Duyuyoruz”

Spano’nun AİHM’ye başkan olmasının, devletler ile Avrupa Konseyi arasındaki iş birliğine bağlı olan mahkemenin denetim sisteminin sürdürülebilir olması bakımından oldukça önemli olduğunu vurgulayan Prof. Dr. Ekmekçi, Spano’nun insan haklarının Avrupa düzeyinde korunmasına sunduğu katkılar nedeniyle her türlü takdiri ve bu çerçevede fahri doktora unvanını hak ettiğini belirterek sözlerini şöyle tamamladı: “Sayın Spano’ya davetimizi kabul ettiği için Hukuk Fakültemiz adına teşekkür ediyorum. Ülkemizin en köklü ve her anlamda en büyük fakültesi olan Hukuk Fakültemizin, hukuk biliminin temel ögesi olan insan haklarına verdiği değeri ifade etmek üzere bu unvanı Sayın Spano’ya takdim etmekten büyük gurur duyuyorum. Kendisinin en kısa sürede, artık onursal mensubu olduğu İstanbul Üniversitesi’ni bu kez öğrencilerimize ders vermek üzere ziyaret etmesi bizi çok mutlu edecektir.”

Prof. Dr. Ekmekçi’nin konuşmasından sonra fahri doktora diploması takdimine geçildi. Robert Ragnar Spano’ya Fahri Doktora Diploması sunuldu ve kendisine Prof. Dr. Mahmut Ak tarafından İstanbul Üniversitesi rozeti takıldı. Diploma takdiminin ardından Robert Ragnar Spano söz aldı.


Spano: “Bu Prestijli Ödülü Almaktan Onur Duyuyorum”

AİHM üyelerinin kendilerine verilen onursal ödülü kabul etmesinin bir gelenek olduğunu belirten Spano, “İstanbul Üniversitesi’nin köklü tarihini bilen birisi olarak bu prestijli ödülü onurla kabul ediyorum” şeklinde konuştu. Akademik özgürlüğün ve ifade özgürlüğünün demokrasi ve hukuk kuralları içerisinde son derece önemli olduğunu vurgulayan Spano, bunların temel değerler olduğunu belirterek, “Avrupa İnsan Hakları Konvansiyonu’nun kalbinde yatan bu değerler hükümet ve tüm diğer aygıtlar tarafından dengeli ve eşit dağıtılmış şekilde paylaşılan bir sorumluluk olarak karşımıza çıkmaktadır” dedi. 

“İstanbul Üniversitesi’ne Şükranlarımı Sunuyorum”

1990 ve 2000 arasında insan hakları korunmasının 10 yıllık dönemini gördüğünü ve konvansiyon içerisinde gözlem yapma şansını yakaladığını aktaran Spano, geçtiğimiz yıl konvansiyonun 60. yılını kutladıklarını belirtti. Yargıçlar arasında Türk yargıçların da bulunduğunu kaydeden Spano, “Yargıç Saadet Yüksel de bu prestijli ve saygın yargıçlar arasındaki yerini almıştı. Ve kendisi de bu görevi layıkıyla yerine getirmişti. Ben de kendisine hem bir meslektaş hem de aynı komisyonlarda yer almış biri olarak çok teşekkür etmek istiyorum. Bu ziyareti organize eden İstanbul Üniversitesi’ne derin saygılarımı ve şükranlarımı sunuyorum” dedi.

“İnsan Haklarının Korunması ve Yayılması Üniversitelerden Geçer”

AİHM’nin insan hakları ile ilgili değerlerinin çok önemli ve her zamankinden daha anlamlı olduğunu vurgulayan Spano, üniversitelerde insan hakları ile ilgili olarak verilen eğitimin öneminin altını çizerek şunları kaydetti: “İnsan haklarının yayılması, korunması, özgür ve kararlı bir tartışmayı anlamlı kılan bir süreç üniversitelerden geçer. Avrupa Konseyi’nin ulusları ilgilendiren birinci maddesi şunu söyler: Mahkemelerin de üst yapılarla denetlenmesi çok önemlidir. Bu da konunun doğasından kaynaklanan bir durumdur. Bu süreçlerin ortaya konmasını, üniversitedeki eğitimin kalitesinin ulusal yargıçlar üzerindeki etkisini yadsıyamayız. Yargıçlar, avukatlar ve bütün hukuk içerisinde operasyon gösteren çalışanların hepsinin herhangi bir ihlale yol açmadan görevlerini yerine getirmesi için gereken süreci sağlayacak olan şey üniversitelerin eğitimidir.”

“Bu Ödülü Akademik Özgürlük Adına Kabul Ediyorum”

Demokratik süreçlerin, herhangi bir tartışma olmadan tanımlanamayacağını belirten Spano, her insanın kendini ifade etme ve bu şekilde kendini geliştirme hakkına sahip olduğunu vurgulayarak “Eleştirel bakış yoksa toplum gelişemez. Düşünce özgürlüğü ve ifade özgürlüğü, akademik dünyada da aynı şekilde önemlidir. Bana takdim edilen bu ayrıcalıklı ödülü de demokrasinin korunması, insan haklarının gözetilmesi, hukukun üstünlüğü ve akademik özgürlük adına kabul ediyorum” dedi. 
AİHM Başkanı Robert Ragnar Spano’ya Fahri Doktora Takdimi Töreni, hediye takdimi ve toplu fotoğraf çekimiyle sona erdi. Törenin ardından İstanbul Üniversitesi Kampüs gezisi gerçekleştirildi.

Haber: Tuğçe AYÇİN

İÜ Kurumsal İletişim Koordinatörlüğü